NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
وَاصِلُ بْنُ
عَبْدِ
الْأَعْلَى
عَنْ ابْنِ
فُضَيْلٍ
عَنْ
الْأَعْمَشِ
بِهَذَا
قَالَ
كَأَنَّهُ
يُحِبُّ
الْجَمَاعَةَ
Şu (bir Önceki 4823. hadis
ayrıca) A'meş'den de (rivayet edilmiştir.) Bu rivayete göre A'meş (ya da Hz.
Cabir bir önceki hadise ilaveten şunu da) söylemiştir:
(Hz. Nebi bu sözü
söylerken) birliği seviyor (ayrılıktan) nefret ediyor (intibaını vermek
istiyor) gibiydi.
İzah:
Metinde geçen
"hılak" kelimesi halka anlamındaki"halka" kelimesinin
çoğuludur.
Hadis-i şerif, bir
mecliste bulunan kişilerin birbirlerinin yüzünü görecek ve bir bütünlük teşkil
edecek şekilde oturmalarının müstehab olduğuna ve birbirlerinden kopuk ayrı
cemaatler halinde oturmalarının s a mekruh olduğuna delalet etmektedir.
Bir mecliste bulunan
kişilerin birbirlerinin yüzlerini, gözlerini görecek şekilde oturmaları ise en
mükemmel şekliyle ancak halka halinde oturmalanyla ve halkayı birbirlerine
zarar vermeyecek ve hepsini kapsayacak şekilde geniş tutmalarıyla mümkün olur.
Halkanın teşekkül
etmesiyle, bu hadisin gereği yerine getirilmiş olursa da halkanın dar
tutulması (4820) no'lu hadise aykırı düşeceğinden hem sözü geçen hadisin hem de
mevzumuzu teşkil eden hadislerin gereğinin yerine getirilebilmesi için
halkaların geniş tutulması icab etmektedir.
Bilindiği gibi
yaptığımız işlerin kalp üzerinde, kalbimizde beslediğimiz niyyetlerimizin de fiillerimiz
üzerinde te'siri olduğundan kalıplarımızdaki ayrılığın zamanla kalplerimize
sirayetinden korkulur.
Resul-i Zişan efendimiz
de herhalde bu endişeyle ashabını meclislerde tek bir halka oluşturacak şekilde
oturmaya teşvik etmiştir.